A. Aile Hukuku
Toplumun en temel unsuru olarak kabul edilen aile, toplumu oluşturan bireylerin yetiştiği ve sosyal hayata hazırlandığı en küçük sosyal birimdir. Ailenin korunması evrensel bir insan hakkıdır ve toplum ile devlet aileyi koruma yükümlülüğü altındadır. Devlet, aileyi öncelikle yasal düzenlemelerle koruma altına almakta; hukuk düzeni ise aileyi oluşturan fertlerin psikolojik ve fiziksel sağlıklarının korunması için önlemler almaktadır.
Aile kurumunu ilgilendiren düzenlemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Aile Hukuku başlıklı ikinci kitabında düzenleme alanı bulmuştur. Bu kapsamda evlenme, boşanma, nişanlılık ve mal rejimi gibi aile hayatını ilgilendiren kurumlar düzenlenmiştir.
1. Aile Hukukuna Hâkim Olan İlkeler
Hukuk disiplinleri belirli evrensel ilkeler çerçevesinde şekillenmiştir. Örneğin ceza hukukuna hâkim olan ilkelerden biri “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesidir. Aile hukukuna hâkim olan ilkeler ise şunlardır:
i. Süreklilik İlkesi
ii. Birlik İlkesi
iii. Zayıfları koruma İlkesi
iv. Düzenleme özgürlüğünün bulunmaması İlkesi
v. Devletin müdahalesi İlkesi
vi. Eşler arasında eşitlik İlkesi
2. Aile Mahkemesi
Aile hukuku alanına giren davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin olmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olur. Aile mahkemeleri boşanma, velayet, nafaka ve uzaklaştırma gibi aile içindeki kişilerin özel hayatını ilgilendiren önemli konularda kararlar alır.
3. Aile Hukuku Arabuluculuk
Mahkemelerin iş yükünün fazlalığı, davaların makul sürede tamamlanamaması, dava süreçlerinin taraflar açısından doğurduğu zahmet ve külfet arabuluculuk müessesesini ortaya çıkarmıştır.
Arabuluculuk, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları, mahkemeye gitmeden önce tarafların arabulucu marifetiyle çözüme kavuşturmasını öngören bir hukuki çözüm yoludur. Ancak aile hukuku kendine özgü yapısı itibariyle zorunlu arabuluculuk yolunun uygulanabileceği bir alan değildir. Nitekim Arabuluculuk Kanunu’nda (HUAK m. 1/2) da aile içi şiddetten doğan uyuşmazlıkların arabuluculuk kapsamına girmediği ifade edilmiştir. Aile hukukunda arabuluculuğa elverişli olan hususlar ihtiyari arabuluculuk kapsamındadır.
Aile hukuku ihtiyari arabuluculuk kapsamında değerlendirilebilecek uyuşmazlıklar şunlardır:
i. Anlaşmalı Boşanma
ii. Nafaka
iii. Mal Paylaşımı
iv. Velayet
v. Tazminat
4. Aile Hukukunda Nişanlanma
Nişanlılık, evlenmelerine engel bulunmayan karşı cinsten iki kişinin birbirlerine karşılıklı olarak evlenme vaadinde bulundukları hukuki işlemdir. Medeni Kanun’un 118 vd. maddelerinde düzenlenen nişanlanma aile hukukuna ilişkin bir sözleşme ve iki taraflı bir hukuki işlemdir.
a. Nişanlanma Şartları
Nişanlanma, ancak evlilik vaadiyle yapılır. Nişanın herhangi bir şekli yoktur; yazılı veya sözlü şekilde yapılabilir. Nişanlanma kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için temsilci kullanılarak nişan akdi yapılamaz. Nişanlılığın süresi yoktur ve belirli bir süreyle sınırlanamaz. Nişanlılık taraflara, bir diğerini evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
b. Nişanın Bozulması Halinde Maddi Ve Manevi Tazminat
Nişanın taraflarından biri, haklı sebebe dayanmaksızın nişanı bozarsa yahut nişanın bozulmasında taraflardan birine kusur atfedilebiliyorsa, kusurlu taraf diğerine dürüstlük kuralı gereği uygun miktarda bir maddi tazminat vermelidir. Bu tazminat, evlilik amacıyla yapılan harcamalar ve katlanılan maddi külfetler ölçüsünde olmalıdır. Tazminatı, nişanlıların yanı sıra anne babaları da isteyebilir. Ayrıca nişanın karşı tarafça bozulması nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf karşı taraftan uygun miktarda bir manevi tazminat isteyebilir.
5. Aile Hukukunda Evlenme
Evlenme, nişanlılık ilişkisinin en doğal ve beklenen sonucudur. Karşı cinsteki iki kişinin hayatlarını birleştirmek amacıyla evlendirme yetkisine sahip kişiye evlenme iradelerini açıklamalarıyla kurulan ilişkidir. Evlenme, Medeni Kanun’un 142’nci maddesinde düzenlenmiş olup evlenecek çiftlerin evlenmeye yönelik olumlu cevaplarını sözlü şekilde verdikleri anda kurulur.
a. Evlenmenin Şartları
Evlenme akdi bir takım maddi ve şekli şartlara tabi tutulmuştur. Medeni Kanun’un 145’inci maddesinde evliliğin butlanına sebep olan haller (evlenme şartları) düzenlenmiştir. Evlenmenin maddi şartları evlenme ehliyetinin varlığı ve evlenme engellerinin yokluğudur. Şekli şartlar ise tarafların evlilik için gerekli evrakları hazırlayarak başvuruda bulunmasıdır.
i. Evlenme ehliyeti
Evlenecek çiftlerin sahip olması gereken vasıflardan ilki evlenme ehliyetine sahip olmalarıdır. Evlenme ehliyeti ise ayırt etme gücünün varlığı ve evlenmek için kanunda öngörülen yaşta olmayı gerektirir. Medeni Kanun’da öngörülen olağan evlenme yaşı 17 yaşın doldurulmasıdır. Olağan üstü evlenme yaşı ise 16 yaşın doldurulmasıdır. Ancak bu halde evliliğin gerçekleşebilmesi için hâkim kararına ihtiyaç duyulur.
ii. Evlenme engellerinin bulunmaması
Evlenme engelleri, kesin ve geçici engeller olarak kategorize edilmiştir. Kesin evlenme engelleri şunlardır:
i. Hısımlık
ii. Mevcut evlilik
iii. Akıl hastalığı
Evlenme engeli olarak hısımlık, Medeni Kanun’un 129’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i. Üstsoy ile altsoy,
ii. Kardeşler,
iii. Amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenler,
iv. Kayın hısımlığını doğuran evlilik bitmiş olsa bile, eşlerden biriyle diğerinin üstsoyu veya altsoyu,
v. Evlât edinen ile evlâtlık,
vi. Evlatlık veya evlat edinen ile diğerinin altsoyu veya eşi
Arasında evlilik ilişkisinin kurulması yasaktır. Burada belirtilen hısımlık, mevcut evlilik ve akıl hastalığı halleri kesin evlenme engelleri olarak kabul edilir. Geçici evlenme engelleri ise bekleme süresi (iddet müddeti) ve bulaşıcı hastalıklardır.
b. Dini Nikâh İle Evlenmenin Geçerliliği
Evlilikte hukuken kabul edilen şekil, resmi nikâhla yapılan evliliktir. Dolayısıyla bir evliliğin hukuken geçerli kabul edilebilmesi için çiftler arasında resmi nikâhın bulunması gereklidir. Öte yandan resmi nikâhın ardından kıyılan dini nikâhın Türk hukuku açısından bir sakıncası yoktur. Ancak tek başına ve de resmi nikâh olmadan yapılan dini nikâh hukuken herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmaz.
Resmi nikâh olmaksızın yapılan dini nikâh kıydırma işlemi, Türk Ceza Kanunu’nun 230’uncu maddesi ile yaptırıma bağlanmış ve 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası öngörülmüştür.
B. Boşanma Hukuku
Boşanma hukuku, evliliğin sona erdirilmesinin yanı sıra nafaka, mal paylaşımı ve velayet gibi konuları da ele alan bir aile hukuku disiplinidir.
1. Boşanma Nedir?
Evlilik birliğini sona erdiren bir hal olarak boşanma, TMK'nın 161-184’üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Boşanma, kanunda düzenlenen sebeplerden birine istinaden ve hâkim kararı ile eşler arasındaki evlilik birliğinin sona erdirilmesidir.
2. Boşanma Şartları Nelerdir?
Kanun koyucu evli çiftlerin boşanabilmesi için belirli şartların varlığını gerekli görmüştür. Bu şartlar, Medeni Kanun’un 166/2. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun’da düzenlendiği haliyle anlaşmalı boşanma şartları şöyledir:
i. Evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması,
ii. Eşlerin mahkemeye birlikte başvurması ya da eşlerden birinin yaptığı başvuruyu diğerinin kabul etmesi,
iii. Hâkimin tarafları dinlemesi,
iv. Eşlerin boşanmanın sonuçları hakkında anlaşmış olması ve hâkimin bu anlaşmayı uygun bulması.
Yukarıda sayılan şartlar anlaşmalı boşanma açısından gerekli olup çekişmeli boşanma sürecinde aranmaz.
3. Anlaşmalı Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma davası, eşlerin boşanma hususunda anlaşarak birlikte mahkemeye başvurmaları yahut bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi halinde söz konusu olur. Taraflar aralarında anlaşmalı boşanma protokolü hazırlayarak mahkemeye sunarak boşanma konusunda anlaştıklarını mahkemeye bildirebilirler.
a. Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?
Anlaşmalı boşanma davaları takriben 1 ila 5 aylık sürelerde sonuçlandırılabilmektedir. Bu sürenin artmasında ya da azalmasında mahkemenin iş yükü belirleyici bir faktördür. Diğer taraftan anlaşmalı boşanma protokolünün nasıl hazırlandığı da önemlidir. Usulüne uygun şekilde hazırlanmayan boşanma protokolü mahkemece kabul edilmeyebilir ve anlaşmalı boşanma süreci tabii olarak uzayabilir. Bu türden aksiliklerin önüne geçmek, süre ve menfaat kaybına uğramamak açısından anlaşmalı boşanma avukatı ile çalışılması yerinde bir tutum olacaktır.
b. Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır?
Anlaşmalı boşanma protokolü öncelikle tarafların boşanma konusundaki fikir birliğini ifade eden bir metindir. Boşanma protokolünde boşanmanın yanı sıra nafaka, mal paylaşımı, velayet ve tazminata ilişkin hususlar düzenlenir.
Anlaşmalı boşanma protokolünün taraflarca hazırlanması mümkündür. Ancak tarafların hukuki bilgi birikimleri böylesine önemli bir metnin hazırlanması için yeterli olmayabilir. Haliyle alanında uzman bir boşanma avukatı tarafından hazırlanması taraflar için sağlıklı olan yoldur.
4. Çekişmeli Boşanma Davası
Çekişmeli boşanma davası, eşlerin boşanma konusunda anlaşmaya varamadıkları hallerde söz konusu olur. Çekişmeli boşanmada gerek boşanıp boşanmama hususunda gerekse velayet, mal paylaşımı gibi konularda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Taraflardan birinin çekişmeli boşanma davası açabilmesi için bir sebebe dayanması gerekir. Boşanma sebepleri Medeni Kanun’da düzenlenmiş; genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki kategoriye ayrılmıştır.
a. Çekişmeli Boşanma Sebepleri
Boşanma nedenleri Medeni Kanun’un 161 ila 166’ncı maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre;
i. Zina (m. 161),
ii. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (m. 162),
iii. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (m. 163),
iv. Terk (m. 164),
v. Akıl hastalığı (m. 165),
vi. Evlilik birliğinin sarsılması (şiddetli geçimsizlik) (m. 166).
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması haricindeki nedenler özel boşanma sebepleridir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ise genel boşanma nedenidir. Boşanma nedenlerindeki bir diğer ayrım ise nisbi ve mutlak boşanma sebepleri şeklindedir. Mutlak boşanma sebeplerinden birinin varlığı halinde ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılması aranmaz. Boşanma kararı için yalnızca mutlak boşanma nedeninin varlığının ispat edilmesi yeterlidir.
Mutlak boşanma nedenleri şunlardır:
i. Terk
ii. Zina
iii. Anlaşmalı boşanma
iv. Eylemli ayrılık
v. Hayata kast,
vi. Pek kötü veya onur kırıcı davranış
Nisbi boşanma sebeplerinin varlığı halinde, söz konusu sebebin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açtığının da ispatı gerekir. Yani nisbi bir boşanma nedeninin varlığını ispat etmek yeterli değildir.
Nisbi boşanma nedenleri şunlardır:
i. Suç işleme,
ii. Haysiyetsiz hayat sürme
iii. Akıl hastalığı
iv. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması
b. Çekişmeli Boşanma Davasında Süreç
Çekişmeli boşanma davaları, karşılıklı dilekçelerin sunulması (dilekçeler teatisi) ile başlamaktadır. Taraflar ikişer defa dilekçe verebilmektedir ve dilekçe için taraflara tanınan süre 2 haftadır. Dilekçeler teatisinden sonra ilk duruşmanın da içinde yer aldığı ön inceleme aşaması gelir. Bu süreçte ayrıca dava şartları yönüyle inceleme yapılır. Sonraki aşama ise tahkikat sürecidir ve boşanma davasının en önemli safhasıdır. Zira bu aşamada tarafların sunduğu deliller araştırılmakta ve değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu süreçte gerekirse bilirkişi raporu hazırlatılabilir. Tahkikat aşamasından sonra boşanma davası, sözlü yargılama ile devam eder. Sözlü yargılamada, dava sürecinde o ana kadar elde edilen deliller değerlendirilir. Yapılan değerlendirme neticesinde de hüküm verme sürecine girilir ve boşanma davası hakkında bir karar verilir.
5. Boşanmada Nafaka
Boşanma davalarında üç farklı nafaka söz konusu olur. Bunlar tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.
a. Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, çekişmeli boşanma davasının devamı süresince verilen bir nafaka olduğundan anlaşmalı boşanma hallerinde söz konusu değildir. Tedbir nafakası konulmasına itiraz edilebilir. Tedbir nafakası ödemek durumunda bırakılan eş maddi durumunun nafakayı karşılamayı müsait olmadığını beyan ve ispat ederek tedbir nafakasını kaldırtabilir.
b. Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakası, boşanma sürecinden sonra maddi olarak yoksulluğa düşecek eşe ödenen nafakadır. Yoksulluk nafakası talep üzerine verilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası karara bağlanmışsa verilecek; taraflar yoksulluk nafakasından vazgeçmişse sonradan talep edilemeyecektir.
c. İştirak Nafakası
İştirak nafakası, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eşin, ergin olmayan müşterek çocuğun giderlerine katılması için hükmedilen nafakadır. İştirak nafakası, çocuğun velayeti kendisine bırakılan eşe ödenir.
6. Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
Boşanma davalarında tazminat hususu Medeni Kanununun 174’üncü maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre, boşanma yüzünden mevcut yahut gelecekteki menfaatleri zedelenen taraf, kusursuz veya daha az kusurlu olmak kaydıyla diğer taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilecektir. Ayrıca boşanmaya yol açan olaylar nedeniyle kişilik hakları zedelenen taraf, diğer tarafın kusurlu olmak kaydıyla uygun bir manevi tazminat isteyebilir.
Bir eşin, çekişmeli boşanma davasında tazminat alabilmesi için karşı tarafın kusurlu davranışını ispatlaması gerekir.
7. Boşanmada Mal Paylaşımı
a. Evlilikte Mal Rejimi
Eşlerin evlilik birliğine kattıkları malvarlığı değerleri mal rejimi olarak adlandırılan hukuki statüde değerlendirilmektedir. Türk hukukunda tanınan mal rejimleri, Medeni Kanun’da (m. 202-281) düzenlenmiştir:
i. Edinilmiş mallara katılma rejimi,
ii. Mal ayrılığı rejimi,
iii. Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi,
iv. Mal ortaklığı rejimi,
v. Olağanüstü mal rejimi.
Eşler, yukarıdaki mal rejimlerinden herhangi birini seçmediği takdirde uygulanacak olan mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimi olacaktır. Çünkü yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir.
b. Anlaşmalı Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Boşanmada mal paylaşımı, boşanmanın anlaşmalı yahut çekişmeli olarak yapılmasına göre değişiklik gösterir. Anlaşmalı boşanmada taraflar malların paylaşımı konusunda uzlaşıya varmış olmalı ve bunu protokole yansıtmalıdır. Ancak mal paylaşımının tamamlanması, paylaşımı neye göre yapılacağı konusunda bir karara varılması zorunlu değildir. Boşanmadan sonra eşler, mal paylaşımı davası açarak mal rejiminin tasfiyesini isteyebilirler.
Protokol ile mal paylaşımına dair ödeme, devir, ödemelerin taksitlendirilmesi, mal rejimine dâhil malların satışı, satıştan elde edilen bedelin eşler arasında paylaştırılması veya mahsup edilmesi gibi hususlar düzenlenebilir.
c. Çekişmeli Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Çekişmeli boşanma davalarında boşanma hükmünün kurulup kesinleşmesinin ardından mal rejimi tasfiye davası açılır. Taraflar herhangi bir mal rejimi seçmemişse mal paylaşımı edinilmiş mallara katılma rejimine göre yapılır. Bu rejime göre yapılan paylaşımda 2002 yılı ve sonrasında evlilik birliği içinde elde edilen tüm mallar eşler arasında eşit şekilde paylaştırılır. Eşler herhangi bir mal rejimini seçmişlerse mal paylaşımı bu rejime göre yapılır.
8. Boşanmada Velayet
Velayet, çocuğun üstün yararı ilkesinin bir gereği olarak çocuğun bedensel, ahlaki, zihinsel ve duygusal gelişimini ve hayata hazırlanmasını sağlamak için ebeveyn ile çocuk arasında ilişki kurulmasının sağlanmasıdır. Evlilik birliği içerisinde bu hak ve görev zaten anne babadadır. Ancak boşanma halinde velayetin kimde kalacağı, çocuğun üstün yararı ilkesi gereği önem arz etmektedir.
Eşlerin müşterek çocukları varsa, çekişmeli boşanma davası sürecinde mahkemece dava süresince geçerli olacak geçici velayet hükmü kurulur. Dava sonrasında ise velayet taraflardan birine kalıcı olarak bırakılır. Müşterek çocuk yaşça küçük ise genellikle geçici velayetin anneye bırakıldığı görülmektedir. Geçici velayet kendisine bırakılmayan eş çocukla kişisel ilişki kurma talebinde bulunabilir. Ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına mani ciddi bir hal yoksa çocuğun üstün yararı dikkate alınarak ilişki kurulması sağlanmalıdır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların velayete ilişkin hükümler düzenlemesi tartışmalı bir husus olmakla birlikte mümkündür. Ancak hâkim, yine çocuğun üstün yararını dikkate alarak protokolde yer alan velayete ilişkin düzenlemeleri değiştirebilir. Velayet kendisine bırakılmayan taraf açısından çocukla kişisel ilişki kurulması hususunun anlaşmalı boşanma protokolünde yer alması önemlidir. Bu husus taraflarca eksik bırakıldığı takdirde hâkim kişisel ilişki kurulmasına dair hüküm kurabilir.
***
Başta boşanma hukuku olmak üzere aile hukukuna ilişkin konular, bireyin özel hayat alanına dahil olmasının yanı sıra toplumsal hayatı da yakından ilgilendiren konulardır. Dolayısıyla bu alanlardaki uyuşmazlıkların ciddiyetle ve titizlikle ele alınması esastır.
Latif Cem Baran Hukuk Bürosu (Konya boşanma avukatı) olarak boşanma ve aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda, sahip olduğumuz birikimle ve titizlikle hareket ediyor, müvekkillerimizin sorunlarını ciddiyetle ele alıyoruz.